
8. Baskı
Biz kılıç ehliydik, onlar kelam ve din ehli.
Biz kılıcımızla, onlar yürekleriyle cihatta…
Ayrı ayrı yola çıktık, yollarımız burada kesişti
Çünkü aynı yöne gidiyorduk
“Rum’a!”
“Neden?”
“Türkmen’e hazırlamak için!”
“Nasıl oluyor da bu kadar kolay değişiyor her şey? Bizi kabullenmekte zorlanmıyor bu topraklar?”
Azim ve inanç…
Başımızdaki sultana güven…
Türkmen’in umudu Sultan Alparslan.
Ölüme sevinilir mi?
“Biz seviniriz.”
Ölüme gülünür mü?
“Biz güleriz.”
Sınır koyulacaksa biz koyarız.
“Buradan bu yan Türk yurdu, girilemez!
Girmek isteyen karşısında bizi bulur.”
Bir yola baş koymanın hazzında, gaza edebilmek…
Ancak yaşayan anlar bizi. Bizden olanlar anlar.
Sürekli eksildik, ama sayımız arttı durdu.
Şehit olanın yerine yenisi geldi. Daha çok geldi, hep geldi.
Bu büyük ulusun ölmeye hazır o kadar çok eri var ki.
Belki de en büyük şansı bu! Başka hiç bir ulusta olmayan…
Sancaklarımız dalgalanıyor Malazgirt Ovası’nda. Bundan böyle hep dalgalanacak.